Alışkanlıklar Nasıl Oluşur ve Değişir | Kişisel Gelişim Dersleri

ALIŞKANLIKLARIN OLUŞUMU ve DEĞİŞİMİ

Alışkanlıklar nedir ? Alışkanlıklar nasıl oluşur ? Alışkanlıklar nasıl değişir ? Alışkanlıkların üzerimizdeki etkileri nedir ? Alışkanlık nasıl oluşur ? Bu ve benzeri sorulara cevap aradığımız Alışkanlıkların Oluşumu ve Değişimi adlı yazımızla karşınızdayız.

Liderlik ve Kişisel Gelişim kategorisine devam ediyoruz.

Başlayalım.

ALIŞKANLIKLAR

Aristo erdemleri; düşünce erdemi ve karakter erdemi olmak üzere ikiye ayırır. Düşünce erdemi ona göre daha çok eğitimle oluşur ve gelişir, bundan dolayı da belli bir zaman ve deneyim gerektirir. Karakter erdemi ise alışkanlıkla kazanılır, bu nedenle, adı bile –küçük bir değişiklikle- “alışkanlık” anlamına gelen “ethos”tan gelir.

28 Böyle olunca da, karakter erdemlerinden hiçbiri bizde doğuştan bulunmaz. Çünkü doğal olarak herhangi bir özelliğe sahip olan her şey, başka türlü bir alışkanlık edinemez.

Burada bir örnek vererek devam edelim, normal şartlard aşağı doğru inen taşı, herhangi bir kimse on binlerce kez yukarı doğru atarak taşı alıştırmaya çalışsa bile, taş yukarı doğru gitmeye alışamaz.

Aynı şekilde alev de aşağı doğru gitmeye alışamaz.Alevin yukarı doğru yükselmesi, yukarıya dorğu atılan taşın da yere doğru düşmesi doğası gereğidir.Ya da başka bir ifadeyle, bir doğa kanunudur.Bu nedenle doğal yapısı gereği başka türlü olan her şey, onun zıddına bir alışkanlık edinemez.

İnsanlar eski bakış açılarına, eski yöntemlere, eski alışkanlıklara tutunmaya eğilimlidirler ve bunların değişmesi zordur. Bir alışkanlığı edinmek ya da bırakmak büyük bağlılık ister ve bağlılık da değişim sürecindeki katalizör etkisi yapan katılımdan gelir.

Üst düzey yöneticilerin çoğu, sürecin devam ettiğini fark etmeden otoriter rollere kayarlar.Belli etmeden değişirler çünkü otoriter olmak daha kolaydır ve daha az zaman alır.

Alışkanlıklar, davranışlarımızı, düşüncelerimizi veya duygularımızı yönlendiren ve zamanla da otomatik bir tepki haline dönüşen sonradan edinilme bir taslaktır. Alışkanlıklar doğuştan gelen bir özellik olmayıp tamamen sonradan kazanılan davranışlar, düşünceler ve duygular tarzında karşımıza çıkarlar.

Alışkanlıklar, algılamalarımızı belli bir monotonluk ile standart hale getiren veya bir süre sonra irade dışı gösterilen tepkilerdir. Düzenli olarak kendini gösteren öğrenilmiş davranışlardır.Algı kavramı alışkanlıkları meydana getiren ana faktörlerin başında gelir.İllüzyon durumunda olan algılamamızı düzelttiğimiz zaman bu alışkanlıklar da ortadan kalkacaktır.

Böylece davranışlarımızı kontrol altına almış oluruz.Çünkü varlıkta birtakım bilgiler eksikse, nedensellik kavramı henüz gelişmemişse, çoğu bilgi şuurumuz dışında bloklanmış durumda kalmış demektir.

Bunların yol bulabilmeleri, bir yerden bir yere taşınabilmeleri için esaslı bir eğitime, bilgiye, bilinçlenmeye ihtiyaç vardır.Bu bakımdan birçok insan alışkanlıklarından kolaylıkla kurtulamaz!

Daha kapsamlı anlamıyla insanın kişiliği dediğimiz şey, yüzlerce denilecek kadar çok sayıda bireysel ve özel ,kişisel alışkanlıklardan oluşan bir karışımdır.Kişisel alışkanlıklar yalnız ifadelerimizde değil tüm tutum ve davranışlarımız ile hayatın karşısında takındığımız tavırlarımızda da kendini göstermektedir.

Bazıları sürekli olarak kaşlarını çatmayı veya kolayca öfkelenmeyi alışkanlık haline getirmişlerdir ki bu duruma karşı bazı kimselerde ürkeklik, düşmanlık ya da şüphecilik yansıtan bir duruma bürünmüşlerdir.

Diğer kimseler ise açık kalpli, içtenlik dolu, daha güven verici bir nitelik taşımaktadırlar.Bize huzur ya da huzursuzluk veren, kaygı ya da korku hissettiren olaylar karşısında edindiğimiz alışkanlıklarımızın yanı sıra beslenme konusunda da farklı alışkanlıklar sergilemekteyiz.

Tüm bu özgül alışkanlıklar hep sonradan edinilme şeylerdir. Kalıtım yoluyla gelmemektedirler.Ve bir yaşam boyunca birbirini izleyen başarılar veya başarısızlıklar bile hep alışkanlıklarla ilgilidirler ki bunlar, hayatın problemleri ve zorlukları karşısında gösterdiğimiz tepkilerin tekrarından kaynaklanmaktadırlar.

Alışkanlıkları fiziksel, duygusal ve zihinsel olmak üzere üç ayrı bölüm altında incelememiz mümkündür. İlk tepkiyi algılara dayalı duygularımızla veririz.Daha sonra fiziksel merkez en son olarak da zihin merkezi devreye girer.

Alışkanlıkların gözlemlenmesi ve incelenmesi özellikle güçtür, çünkü onları görmek ve kaydetmek için insanın bir an için bile olsa onlardan uzaklaşması, kurtulması gerekmektedir.İnsan, belli bir alışkanlık tarafından yönetildiği müddetçe onu gözlemleyemez.

Fakat ilk adımda güçsüz olmakla birlikte onunla savaşmak üzere onu hisseder ve farkına varır.

Bu sebeplerden ötürü alışkanlıkları gözlemlemek ve incelemek adına insanın onlara karşı mücadele etmesi, çalışması gerekir.Böyle yaparsa pratik bir kendi kendini gözlemleme yöntemi ortaya çıkar.Burada gözlemleme işi  dediğimiz , o alışkanlığı değiştirmeye yeterli olmayacaktır fakat nelerin mevcut olduğunu ortaya koyacaktır.

Liderlik kapasitesini geliştirmek için bizlerin, beynin çalışma mekanizması, duygusal zeka ve son kertede davranışları yönlendiren alışkanlıkların oluşumu ve değişimini çok iyi anlaması ve kendini her anlamda geliştirmeye çabalaması önemlidir

Fiziksel Alışkanlıklar

Fiziksel alışkanlık ya da bağımlılık dediğimizde aklımıza ilk gelen şey hiç şüphesiz sigara alışkanlığıdır.Bu durumla alakalı yapılmış olan sayısız araştırma sigara alışkanlığının vücutta yaratmış olduğu bağımlılığın en çok 20 günde atılabildiğini söylemektedir.Bu durumda bu bağımlılığın temel sebebi tamamen psikolojik, yani zihinseldir

.Çok yüksek oranlarda göze çarpan diğer fiziksel alışkanlıklardan bazıları ise  çay, kahve, içki, uyuşturucu gibi zararlı maddeler, abur cubur yemek, sürekli televizyon seyretmek ve oyun alışkanlığı gibi alışkanlıklardır.Bu durumlara ek olarak farkında olmadığımız ve kontrol etme ihtiyacı duymadığımız belirli hareketler ve tikler de vardır.

Belli bir çaba harcadığımızda fiziksel alışkanlıklarımızı yakalayabilir ve kontrol altına alabiliriz.Oysaki alışkanlıkların incelenmesine önce fiziksel alışkanlıklardan başlamak gerekmektedir.İlk olarak bu alışkanlıklar tespit edilmeli daha sonra ise bunun temeldeki asıl nedenleri analiz edilmelidir.

Genel olarak psikolojik olan söz konusu sorun bulunduktan sonra sabır ile fiziksel alışkanlıkları değiştirmek mümkün olabilecektir.Bu tür alışkanlıkların tespit ve değiştirilmesinde çevre desteği önem arz etmektedir.

Duygusal Alışkanlıklar

Dünya üzerinde yaşarken  tecrübeler kazanırken bilgi edindiğimiz en temel kısım apaçık duygularımızdır.Bu açıdan duyguların çok derin incelenmesi, denetlenmesi ve kontrol altına alınması, kişisel gelişim ve kendimizi tanıma bakımından faydalı olacaktır.Hayatın içerisinde kazandığımız her türlü etkiyi duygular üzerinden geçirmek zorundayız.

Yani bize gelen her türlü dış etki, duygularımız üzerinde bir gerilim, bir baskı ya da bir gevşeme hali, bir hoşluk meydana getirir.Herhangi bir olay karşısında gösterdiğimiz reaksiyonları harekete geçiren ana unsur duygularımızdır.

Duyguları nasıl şekillendirdiysek ki birtakım olaylar karşısında alacağımız tavır , hal ve hareketler de buna göre şekillenecektir.Örnek olarak, gurur,kıskançlık, öfke gibi var olan duygusal alışkanlıklarımız varsa, bu alışkanlıklarımız bu durumlar karşısında göstereceğimiz tavırları etkisi altına alır ve bizi istedikleri gibi yönlendirirler.

Duygular konusunda olumsuz duyguları  ifade etme alışkanlığı ile savaşma uğraşmak faydalıdır.Bir kimse, düzen veya adalet olarak benimsediklerinin bozulduğunu hissettiğinde, olumsuz duygularını ifade etmemek insan için daha da zordur. Olumsuz duyguları açığa çıkarmamaya karşı yapılan mücadele, kendi kendini gözlemleme adına iyi bir yöntem olması yanısıra aynı zamanda diğer bir özelliğe de sahiptir.

Bu savaş diğer istenmeyen alışkanlıkları oluşturmadan insanın kendisini ya da alışkanlıklarını değiştirebileceği az sayıdaki yollardan birisi olacaktır.Bu sebeple de  kendi kendini gözlemleme ve kendi kendini inceleme durumu başlangıçtan itibaren olumsuz duyguları ifade etmeye karşı verilen mücadeleyle birleşmelidir.

Zihinsel Alışkanlıklar

Zihinsel alışkanlıklar , bizim üzerimizde yerleşmiş olan sabit fikirler ve önyargılardır diyebiliriz. İlerde de “liderlik ve değişim” başlığı altında ele alınan değişim kavramı ile barışık olmayan insanların da sıklıkla yaşadığı sorun aslında bu sabit fikirler ve önyargılardır.

İnsanlar aslında belli bir yaştan sonra genel olarak belirli bir düşünme biçimi ve yaşam görüşü kazanırlar ve bunu hiç değiştirmek istemezler.Bunun en güzel örneklerinden bir tanesi kuşak çatışmasıdır.Bu tarz görüşlere ters bir durumla karşılaşıldığında da  hemen savunma mekanizmaları devreye girer ve mevcut konum korunmaya çalışılır.

Oysa ki her an, her şey değişim içerisindedir ve zaman ilerlemektedir.Zihinsel düzeyde tam anlamıyla kontrol edilmesi gereken diğer bir alışkanlık konusu da inançlardır.

Hepimizin kendine göre inançları bulunur ve inançlar da yalnızca dini, manevi ya da felsefi anlamda ele alınmamalıdır.Herhangi bir konuda inanç haline getirdiğimiz düşüncelerimiz de var olabilir.Bu durumdaki inançlar da belli duygusal durumlar gibi alışkanlık haline geldiğinde bizi ele geçirebilir ve yönetebilirler.

Bu durumun önüne geçebilmek ancak tamamen yeni bir bakış açısıyla düşünmeye başlamakla mümkün olabilir; bugüne kadar bize oldukça yabancı olan yeni bir bakış açısıyla.

Kendimizde zihinsel değişimi gerçekleştirebilmemiz için atmamız gereken adımlar mevcuttur. Hepimizde doğuştan itibaren oluşan birikimler, tecrübeler, öğrenilen bilgiler ve bunun gibi koşullara bağlı olarak meydana gelen düşünce ve fikirler bileşimi mevcuttur.

Bu bileşim ağı, bize duyularımız yoluyla gelen her izlenimi yıllar içerisinde oluşmuş belli bir düzen içinde alır. Bu düzen bizim farklı ve kişisel bir yanımızdır. Yani bizi başka insanlardan ayırır ve bize farklı bir ton ya da anahtar verir.

Öyleyse, zihinsel değişimi elde edebilmek için, izlenimleri farklı bir biçimde almaya başlamamız gerekir. Farklı insanların, aynı deneyimler karşısında farklı algılara sahip ağların işleyiş düzenine bağlı olarak her insan olayları farklı bir paradigma veya zihniyet çerçevesinde algılayacaktır.

Her şeyin kontrolümüzde olduğunu ve her şeyi şuurlu olarak yaptığımızı zannederiz, ama bu sıradan yaşamdaki en büyük zanlardan biridir ve bizi kendine zincirlemiş durumdadır.

Kendimizi bu sıradan yaşamın kıskacından kurtarmamız, kendini bilme çalışmasının temel hedefidir, çünkü özgür olmazsak çalışmanın öğretilerinden yararlanabilmemiz ve dolayısıyla zihinsel değişimi elde edebilmemiz mümkün değildir.

Zihinsel değişimin elde edilmesinde bütün sorun, izlenimlerin yeni bir biçimde alınıp kaydedilmesinin etrafında dönmektedir. İlk adımımız, bu izlenimlerin alınmasıyla, bunların daha sonraki gelişmeleri arasında bir boşluk yaratmak olmalıdır.İşleyiş yine bizim paradigmamız olan bilişsel ve duyuşsal ağının kendi düzenine göre olsa da araya girmemiz gerekir.

Bunun anlamı, duyularımız yoluyla bize ulaşmış olan izlenimlerimizi, önceden alışmış olduğumuz düzene göre ele alacağımıza, şuurlu olarak araya girip bu otomatik reaksiyonu önlememiz gerektiğidir.

Otomatik reaksiyon dizisi bozulduğunda ise eylemlerimize yön veren gerçek gücün irademiz olduğunu hissetmek, daha düşünsel davranışlar ortaya koyabilmemizin önünü açar.

Böylece amacımız olan davranış değişikliğinin de temeli olan alışkanlıklardan kurtulmak ve istenen alışkanlıkları kazanmak mümkün olabilir.

ALIŞKANLIKLARIN OLUŞUMU ve DEĞİŞİMİ NEDİR SONUÇ : 

Bugün Alışkanlıkların Oluşumu ve Değişimi Nedir adlı yazımızı  sizlerle paylaştık.Kişisel gelişim anlamında fayda sağlaması amacıyla paylaşıyor olduğumuz bu konu başlıkları umarım faydalı olacaktır.

İyi Çalışmalar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.