Beynimiz Nasıl Çalışır | Kişisel Gelişim Eğitimleri

BEYNİMİZ NASIL ÇALIŞIR ?

Beynimiz nasıl çalışır ? Liderlik nedir ? Liderlik ile beynin arasındaki ilişki nedir ? Beynimiz ile ilgili  teoriler nedir ? Bu ve benzeri sorulara cevap aradığımız bu yazı dizisine beynimizin nasıl çalıştığına dair yazı ile başlıyoruz.

Başlayalım.

BEYNİN ÇALIŞMA YAPISI İNCELEME

Liderlik çerçevesinde merkezi öneme sahip olan beyin, birçok işlevi eş zamanlı olarak yerine getirebilen bir organdır.

Vücut hareketlerinin kontrol edilmesi, organların düzenli çalışması yanında öğrenme, düşünme ve hatırlamadan sorumludur. Sinir sisteminin en önemli kısmını ve merkezini oluşturur.

Kafatası içerisinde üç kat beyin zarı ile örtülü olan beyin, muhallebi kıvamında, gri, pembe ve beyaz renkte ve buruşturulmuş kağıt görüntüsüne sahiptir.

Gri renk nöron (sinir hücreleri) kümesinden kaynaklanmaktadır. Pembe-beyaz rengin kaynağı ise sinir bağlarıdır.

İnsan beyninde (resim-1) ortalama 100 milyar hücre bulunmaktadır. Bunların 10–15 milyarı “nöron” adı verilen düşünme ve öğrenmeyi sağlayan sinir hücreleri, geri kalanlar ise “glia” adı verilen beslenme ve temizlik gibi işlevler yürüten yardımcı hücrelerdir.

Büyük ölçüde proteinden oluşan beyinde, ayrıca vücudun farklı bölgelerinde bulunmayan bazı yağlı maddeler de bulunmaktadır.

Beyin ihtiyacı olan enerjiyi ise glikozun oksijenle yanmasıyla elde etmektedir. Vücudun % 2’sini oluşturan beyin, tüm vücuttaki oksijenin dörtte birini kullanmaktadır.

İnsanlar beyin gelişimlerini tamamlayarak, diğer bir ifadeyle nöronların neredeyse tamamına sahip bir şekilde dünyaya gelirler. Ancak burada nöronlar arasındaki ilişkiyi sağlayan dallar (dentritler), bu aşamada henüz yeterli düzeyde nöronlar arasındaki bağlantı (sinaps) oluşturmamıştır.

Doğumda yetişkin bir insanın beşte biri kadar büyüklüğe sahip olan beyin; ileri ki yaşlarda nöronların büyümesi ile dal ve hücreler arasındaki bağlantı sayısının artmasıyla büyümektedir.

Beyindeki bu gelişim, vücut fonksiyonlarının yapılandırılmasını sağlamaktadır. Duygusal zeka dolayısıyla liderlik kapasitesine doğrudan etki eden yaşadığımız deneyimler beynimizde nöronlar arasında bağlantı oluşmasını sağlamaktadır.

Patika olarak başlayan bu bağlantılar zamanla kara yoluna ve eğitimle desteklendiğinde otobanlara dönüşerek, kalıcı ve güçlü alışkanlıkların oluşmasına imkan verirler.

beynimiz nasıl çalışır

Patikalar üzerine gidilmez ise tersine bu bağlantılar zamanla körelir ve alışkanlık haline gelemez.

Nöronları diğer nöronlar ile haberleşen, büyüyen telefon kabloları olarak düşünebiliriz. Yetişkin bir insanda, her bir nöron diğer nöronlarla 15.000 sinaptik bağlantı kurabilmektedir.

İki sinir hücresi arasında ancak elektron mikroskobu ile görülebilecek sinaptik boşluk olarakadlandırılan küçük boşluklar bulunmaktadır.

Vücuda gelen sinyaller bir nörondan diğerine bu küçük boşluklardan geçerek iletilir. Nörotransmiter adı verilen kimyasallar sinyallerin nöronlar arasında iletilmesinde aktif rol almaktadır.

Bu elektrokimyasal işlem tüm davranışlarımızın ve vücut fonksiyonlarımızın temelini oluşturmaktadır. Ancak nöronlar kendilerine ulaşan her uyarıcıya mekanik olarak cevap vermezler.

Bazen durgun kalır, bazen de uyarılırlar. Uyarıcıların nasıl bir oluşum sonucunda durgun kalmaya ya da uyarılmaya karar verdiği açık bir biçimde bilinmemektedir.

Beynimiz sinir hücreleriyle örülmüş bir ağ gibidir. Yeni bilgilerin önceki bilgilerle birleştirilmesi, daha önce edindiğimiz bilgilerin geri çağrılması bu ağ sayesinde gerçekleşmektedir.

Beyindeki bu sinaptik bağlantılar ne kadar sık kullanılırsa o kadar kuvvetlenir. Kullanılmadığı zaman ise ölür ve kaybolurlar. Bu bağlantılar önümüzdeki bölümlerde ele alınacak davranışları alışkanlık haline getirmek yani içselleştirme ve olayları algıladığımız filtreler ile yakından ilişkilidir.

Beynin gelişimi bu sinaptik bağlantıların oluşturulması (budak salma) ve budanması sürecini kapsamaktadır. Bu nedenle beyne yönelik zenginleştirilmiş tecrübelerle beynin sürekli olarak uyarılması beyin gelişiminde önemli yer tutmaktadır.

Doğumdan itibaren yaşadığımız olumlu veya olumsuz deneyimler beynimizin gelişimini doğrudan etkilemektedir. Hatta doğum öncesinde yaşanan deneyimlerin bile bu süreci etkilediği görülmektedir.

İnsanların beyinlerini nasıl kullandıklarını tespit etmek amacıyla yakın geçmişte gelişmiş teknolojiler kullanılarak yapılan araştırmalar sonucunda bilim adamlarınca beynin yapısına dair bazı modeller ortaya atılmıştır.

Üçlü Beyin Teorisi

Teori beynin üç bölgeden oluştuğunu ve bu üç bölgenin insanın evriminin farklı aşamalarında meydana geldiğini ileri sürmektedir. Bu üç bölge birbirinden anatomik ve kimyasal olarak ayrılmıştır ve birbirleri içerisinde hiyerarşik bir yapıya sahiptirler.

Bu üç bölge ilkel beyin (reptilian brain), limbik sistem ve neokorteks olarak adlandırılmaktadır.

Beyindeki elektrokimyasal değişiklikler bu üç katmanın etkileşmesini ve insan davranışlarının oluşumunu sağlamaktadır. Her üç katman da kendi içinde farklı işlevler yerine getirmektedir.

Buna rağmen bu üç bölüm birbirinden bağımsız değil, her biri eş zamanlı olarak sürekli birbiriyle etkileşim halindedir. Bazen belli bir bölgenin baskın olarak iş görmesi olasıdır

İlkel Beyin (Tepkisel Beyin)

Beynin en içteki parçası olan ilkel beyin büyük oranda beyin sapından oluşmaktadır. Bu bölgenin insanlardaki ilkel davranışları kontrol ettiğine inanılmaktadır.

Sindirim, dolaşım, solunum, seks, belli bir bölgeye ait olma, toplumsal hakimiyet kurma, alışkanlıklar, zorunluluklar, zorluk karşısında savaş ya da kaç sorusunun cevabı bu nöronlara işlenir.

Vücudun bir bütün olarak hayatta kalma çabası bu bölge ile ilişkili bir olaydır. Üst düzeyde zihinsel kapasite gerektirmeyen bu bölgeye ait davranışların bir diğer özelliği de otomatik olmaları ve değişime kuvvetli direnç göstermeleridir.

Limbik Sistem

Beyin sapını çevreleyen kısım olan limbik sistem, duygusal zekanın merkezi olarak kişilik özellikleri, bellek, açlık ve susuzluk, kimyasal denge, kan basıncı, hormon salgılama, koklama hissi ve bağlanma ihtiyacının kaynağıdır.

İçsel ve dışsal yaşantılardan alınan uyaranları birleştirme yeteneğine de sahiptir. Beyin sapını çevreleyen limbik sistem, dış ortamda meydana gelen değişikliklere vücudun daha rahat uyum sağlamasına yardımcı olmaktadır.

Duyguları ve belleği birlikte işleyen limbik sistem, duygusal açıdan olumlu izler bırakan öğrenme durumlarını uzun süreli belleğe kaydederek alışkanlıkların oluşumunu sağlar.

Neokorteks (Düşünen Beyin)

Beynin altıda beşini oluşturan neokorteks; görme, işitme gibi duyusal yeteneklerin yanında konuşma, yazma, soyut düşünme, örüntü oluşturma, kavram yapılandırma gibi üstün zihinsel kapasite gerektiren işlevleri de yürütür.

Duyulardan gelen verilerin işlendiği ve bütünleştirilerek bir anlam meydana getirildiği, ileriye dönük planlarımızı yaptığımız alandır.

Alnın arkasında bulunan ön lob bilinçli kararların alındığı, planlama ve karar vermenin gerçekleştirildiği kısımdır.

Limbik sistemden gelen uyaranları işleyen bu alan sosyal davranışlarımızı kontrol etmektedir. Adından anlaşılacağı üzere şakakların yanında bulunan şakak lob, aslında beynin işitme ile ilgilenen bölümüdür.

Şakak lob ayrıca ses, koku ve görüntülerin kaydedildiği bir hafıza merkezidir. Her iki yarıkürenin arka kısmına doğru yer alan yan loblar, dokunma ve tat almanın işlendiği bölümdür.

Yarıkürelerin arka bölümündeki arka loblar ise görme ile ilgilenen alandır.Beyne ulaşan görüntüler burada analiz edilerek; vücutta hareket etme, yer değiştirme ya da yönelme gibi tepkilerin verilmesine neden olur.

Öğrenilenlerin kalıcı olması için bilgilerin neokorteksin farklı alanlarına kaydedilmesi gerekmektedir. Bu şekilde bilgilerin daha kalıcı olması sağlanmaktadır.

Limbik sistem içgüdüsel varoluşu, neokorteks mantıksal ve toplumsal varoluşu getirmiştir.İnsan bir tehlike algıladığında, denetim neokorteksten limbik sisteme geçebilmektedir.

Bunun nedeni, limbik sistemin daha eski olması ve içgüdüsel tabanı sayesinde, hızlı tepki verebilmesidir.Duygu merkezlerinin bulunduğu limbik sistemin sağladığı hızlı tepkiler, insanoğlunun atalarının, hayatta kalmalarını sağlamıştır.

Daha önce bahsedildiği gibi, bütün duygular, harekete geçmeyi sağlayan dürtülerdir.Bunlar hayatla başa çıkabilmek üzere, kişiyi acil çözümler üretmeye yönlendirir.

Acil durumlarda limbik beyin, beynin diğer kısımlarına komut vermekte ve kişi, duygular aracılığıyla uyarılarak, kişiye hareket planı sunulmaktadır.

Düşünen beyin, limbik beyinden doğmuş olup, tehlike veya stres anında ondan emir almaktadır.

1990’lı yılların başında, duyulardan gelen mesajların, neokortekse geçmeden önce, amigdaladan geçtiği bulunmuştur. Amigdala, beynin duygusal hafızayla en yoğun olarak ilgili bölümüdür.

Kişiyi harekete geçiren duyguların tetiklediği nokta, olayları sürekli tarayan, acil durumlara karşı devamlı uyarı halinde olan amigdaladır.Hayvanlar dünyasında neokortekse sahip olanlar, sadece memelilerdir.

Neokorteks, verileri duygu sinyalleriyle uyum içeresinde yorumlamak zorundadır. Zihnin her tanıma edimi, kendi içinde duygusal bir tepki barındırmaktadır.

Örneğin, bir nesne görüldüğünde, onun hoşa gidip gitmediği düşünülmektedir. Yine aynı beyin devresi, insanın gördüğü kişilerden hangilerine selam verip hangilerine vermemesi gerektiğini bildirir.

Duygu ve zeka ikilisi, sosyolojik olarak incelendiğinde de, duygusal ve akılcı süreçlerin birlikte hareket eden süreçler olduğu görülmektedir.

İnsanlar rasyonel olmalarının yanı sıra duygusal varlıklardır. İnsanı insan yapan olgu, önceden var olan bir duygusal tabanın üzerine akılcı bir zekanın eklenmesidir.

Bu sürecin yerine geçme değil, eklemlenme olması önemli bir noktadır. Çünkü akılcı yetenekler daha önceden var olan ve gelişmeye devam etmekte olan duygusal özelliklerle birleşmiştir.

Süreç daha iyi incelendiğinde, çok daha önce evrimleşmiş olan duygusallığın, özellikle baskı altında akılcılığın yerini alma eğilimi olduğu görülmektedir. Bu durumu göz ardı eden yaklaşımların ise hatalı olacaklarını söylemek mümkündür.

Buradan çıkarılacak belki de en önemli sonuç duygusal zeka gelişimini esas alan bilinçli ve bilimsel bir liderlik eğitim programının, bireyler için en az akademik gelişim kadar kritik önemde olmasıdır.

BEYNİMİZ NASIL ÇALIŞIR SONUÇ :

Bugünki yazımızda Beynimiz Nasıl Çalışır adlı yazıyı sizlerle paylaştık.Bu yazı dizisi ile liderlik ile ilgili genel kavram ve konseptleri sizlerle paylaşmaya çalışacağız.Umuyorum faydalı bir yazı dizisi olacaktır.

İyi Çalışmalar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.