Duygusal Zeka Kuramı ve Eğitimde Çoklu Zeka | Kişisel Gelişim Eğitimi

DUYGUSAL ZEKA KURAMI & EĞİTİMDE ÇOKLU ZEKA NEDİR?

Eğitimde çoklu zeka kullanımı nedir ? Duygusal zeka kuramı nedir ? Duygu kavramı nedir ? Duygusal zeka ve Eğitimde çoklu zeka arasındaki ilişki nedir ? Bu ve benzeri sorulara yanıt aradığımız Duygusal Zeka Kuramı ve Eğitimde Çoklu Zeka Nedir adlı yazımızla karşınızdayız.

Başlayalım.

DUYGUSAL ZEKA KURAMI & EĞİTİMDE ÇOKLU ZEKA

Eğitimde Çoklu Zeka

Her kişinin öğrenme yöntemi ve zeka yapısı farklıdır.Bu nedenle eğitmen öğrenci iletişiminin sağlıklı olabilmesi için öğrencilerin zeka türlerinin belirlenmesi önem arz eder.

Bu belirlemenin amacı eğitmenin öğrenciye yaklaşımını, ders araç ve gereçlerinin seçimini ve derslerde kullanılan yöntemlerin saptanmasını sağlamaktır.

İlgili dersin anlaşılmasını kolaylaştırıcı etkinlikler geliştirmek için ders eğitmeninin öğrencilerinin genel zeka türleri konusunda ön bilgiye sahip olması hem öğrenciler hem de öğretmen açısından önemlidir.

Yıllardır süregelen tekdüze eğitimden kurtulup öğrenciyi araştırmaya, düşünmeye ve sorunları çözebilmeye sevk eden neden-sonuç ilişkisini kurabilen bir eğitimin daha verimli olacağı unutulmamalıdır.

Öğrencilerin neyi ne kadar akılda tutabildiklerini şöyle açıklanmaktadır. “Öğrenciler okuduklarının % 10’unu, işittiklerinin % 20’sini, gördüklerinin %30’unu, görüp işittiklerinin % 50’sini, söylediklerinin % 70’ini, söyleyip yaptıklarının % 90’ını akıllarında tutabilmektedirler.”

Duygusal Zeka Kuramı

Duygu Kavramı

Duygu kavramıyla ilgili geçmişten günümüze birçok tanım yapılmıştır. Duygu kavram olarak, “herhangi bir zihin, his, tutku çalkantısı ya da devinimi; herhangi bir şiddetli ya da uyarılmış zihinsel durum” olarak tanımlanır.Latince’de ise duygular, “motus anima” yani “harekete geçirici ruh” manasındadır.

Duygu “birine veya bir şeye yöneltilen yoğun hisler olarak”da tanımlanmaktadır.Duygular; fizyolojik, bilişsel, motivasyona dayalı ve deneyimsel psikolojik sistemleri içinde bulunduran uyum sağlayıcı tepkilerdir ve fizyolojik tepkiler gibi bir çok alt sistemi koordine eden içsel olaylar olarak etki ederler.

Duygu, “kişilerin öğrenme potansiyeli seviyesini uyararak öğrenmesini sağlayan, destekleyen ve soru sormaya yönlendirerek merak uyandıran, bilinmeyenleri aramaya sevk eden, kapasite gelişimini sağlayarak öğrendiklerini pratiğe dökmesi konusunda yardımcı olan ve böylece davranış sergilemesini ifade eden özelliklerin tümü” olarak tanımlanmaktadır.

Duygu ve davranış veya tutumu ilişkilendiren bu tanım, duygusal zekanın gelişimine odaklanan liderlik eğitim programlarının tasarımı açısından önemlidir.

Genel bir tanımla tutum, “kişinin belli bir objeye karşı verdiği önyargılı bir tepkidir.”Tepki, geleceğe yönelik bir karar niteliği taşır ve kişinin yaklaşma ve uzaklaşma davranışlarını etkiler.

Bu süreçte duygusallığın ilk sırada olmasa da süreçte yer aldığı bilinmektedir. Bellekte tanıma sürecinin ilk aşaması duyusal süreçtir. Kişi objenin görünürde ne olduğunu algılar.

İkinci aşama, duygusal tepkidir. Kısa süreli bellek sabit bir zaman aralığında, uyarıcı ile ilgili iyi ya da kötü bir karar verir.

Üçüncü aşamada ise, uyarıcı tanınır, farklılık belirlenir ve bellekte saklanır.Duygu, sadece, kişinin uyarıcıya tepkisinin ilk basamağı değil, aynı zamanda bellekteki yeni düzenlemelerde de işleme konan ilk unsurdur.Duygusal kararlar “kısa zamanda değişmeme” eğilimi göstermektedir.

Bu duruma, uzun ve olumlu bir görüşmenin sonunda karşımızdaki kişinin elimizi sıkmayı unutması neticesinde, odadan çıkarken hafızamızda kalan olumsuz duyguların, sonradan o görüşmeyi olumsuz hatırlamamıza neden olması örnek olarak verilebilir.

Kişi, nesnel olarak görüşmeye ilişkin olumsuzluk hatırlamamasına rağmen nezaket kuralına uyulmaması neticesinde hissettiği olumsuz duyguları kabul etmeye hazırdır ve bunun nedeni, kişinin duygularını yargılamamasıdır.

İç ve dış uyarımların kişide yarattığı değişme, etki ve tepkiler bütünü, “duygulanım” olarak tanımlanmaktadır.Diğer bir anlamda duygulanım demek, “uyarımlar sebebi ile kişilerde haz veya tam tersi doğrultuda oluşan izlenimlerdir”.

Coşku ifadesi ise , yoğun ve kısa zamanlı, genel olarak denetlenemeyen bir duygudur diyebiliriz.Duygulanım ve coşku arasındaki ilişki, elem ve haz arasında seyreder ve kaynağını dürtüler üzerinden alır.Haz ve elem durumları ve bunların sonucunda ortaya çıkan duygulanım ve coşkular, jest, mimik ve düşünceye yansır, etki eder.

Haz, mimik ve jestleri canlandırıp hareketin artmasını sağlar ve düşünceyi hızlandırırken; elem, mimik ve jestleri donuklaştırıp, hareketi ve düşünceyi ağırlaştırır.Sadece bu iki duygunun bile eğitime bilinçli,etkili bir şekilde yansıtılması demek, hiç şüphesiz öğrenimin niteliğini artırmaya yardımcı olacaktır.

Günlük hayatta duygulanım ve coşku alanları ;  haz, sevgi, neşe, beğenme, mutlu olma, kıskanma, ilgi, gurur duyma, umut, aşkınlık, merak, hayret, bekleyiş, sıkıntı, kaygı, tedirginlik, korku, nefret, kin, öfke, kızgınlık, isteksizlik, alınma, durgunluk ve elem gibi duygulardan oluşur. Bu duygular harekete güdü sağlar ve davranışları düzenler.

Duygu ve Zeka Kavramları Arasındaki İlişki

Alışılagelmiş anlayışa göre duygular, zayıflık işareti olarak kabul edilmekte, karışıklık yaratmakta, dikkati başka yere çekmekte, muhakemeyi engellemektedir.Liderlik eğitimlerinde geliştirilmesi hedef alınan duygusal zeka, birbiri ile ilişkili bir küme oluşturan kabiliyetlerden oluşmakta, ergenlik ve yetişkinlik dönemi ile birlikte artmaktadır.

Duygusal zeka adı altında topladıkları bu yetenekler, kişinin kendi duygularını ve başkalarının duygularını gözlemleme yeteneğini, onları anlamlandırabilmeyi ve düşünce ve davranışlarına rehber olarak kullanabilmeyi içermektedir.

Bu sayede bilişsel zekadan daha farklı bir kavram olarak tanımlanan sosyal zeka ve alternatif zeka kuramlarını yeni bir aşamaya ulaştırmışlardır. Çünkü duygusal zekanın temel özelliği; bilişsel ve duygusal sistemlerin üretici bir bileşimi olmasıdır.

1995 yılında Daniel Goleman’ın çıkardığı, duygusal zekanın neden akademik zekadan önemli olduğunu anlatan kitabıyla beraber duygusal zeka kavramı kamuoyunun da ilgisini çekmiş ve sosyal bir eğilim olarak da yayılmaya başlamıştır.

Buna göre duygusal zeka, “kendi duygularımızı ve diğerlerinin duygularını anlama ve tanıma, kendi kendimizi motive etme, kendimiz ve başkaları ile ilişkilerimizde duygularımızı yönetme yeteneği”dir.

Duygusal zeka, bütünüyle bilişsel yeteneklerle ölçülen, akademik zekayı tamamlayıcı farklı yetenekler şeklinde de ifade edilmektedir. Duygusal zeka kapasitesinde ki artış, bireyin denge ve içsel tutarlılığını artırmaktadır.

Yapılan araştırmalar, kişinin duygusal durumunun, beyni ve onun bilgi işleme yeteneğini etkilediğini göstermektedir.Bu noktada, iyi ruh hali içinde olan insanların, kıyaslayıcı muhakeme ve yaratıcı problem çözmede daha iyi olduklarını söylemek mümkündür.

Bir başka tanımla duygusal zeka; “duyguların gücünü ve hızlı algılayışını, insan enerjisi, bilgisi, ilişkileri ve etkisinin bir kaynağı olarak duyumsama, anlama ve etkin bir biçimde kullanma yeteneğidir.

Duygusal zeka, kişiye kendi duygularını ve başkalarının duygularını tanımayı değerlendirmeyi öğrettiği gibi, duyguların enerjisini günlük hayata ve iş hayatına da etkin olarak yansıtmasını ve kişinin uygun tepkiler vermesini sağlar.

Bazı kimseler, birtakım belirli görevleri büyük bir kolaylık ve uzmanlık ile yerine getirirken, diğer kimseler ise bunu basit bir şekilde yapamayabilir.

Bu durum, hayatta karşılaşılan zorluklarla alakalı bir durumdur.Kimileri çok iyi ve profesyonel olarak satranç oynayabiliyorken, bazı kimseler de satranç taşlarını nasıl hareket ettirecekleri konusunda dahi sorun yaşayabilmektedirler.

Bazı kimseler merhaba derken dahi zorlanırken, diğerleri yüksek  derecede sosyal olabilmektedir.Satranç ve ya iyi konuşmacılar olmasa dahi hayat devam edecektir, fakat bu durumda bir hayat çok yetersiz ve kalitesiz olacaktır.Duygusal zeka, hayatın her yerindedir.

Duygular, insandan insana hisleri iletir ve mesajlar verir.

Duygusal zeka, bireyin sosyal etkileyiciliğini geliştirmektedir.Bireyler duygusal zekaları sayesinde, empati ve şefkatle diğer bireylerle ilişki kurabilmekte, sosyal becerilerini geliştirebilmektedirler. Ayrıca, davranış ve hareketlerini yönlendirmek üzere duygusal farkındalıklarını kullanabilmektedirler.

Duygusal zekası yüksek olan kişiler, sigara içmek, aşırı alkol kullanımı, uyuşturucu bağımlılığı, başkalarına şiddet uygulama gibi kendileri ve çevrelerindekiler için zararlı olan olumsuz davranışlardan kaçınırlar.Ayrıca bu kişiler, motivasyon gerektiren amaçları, hedefleri ve görevleri tanımlamada daha yeteneklidirler.

Uzmanlara göre, yüksek duygusal zekaya sahip kişiler, birbirleri ile bağlantılı dört yetenek konusunda üstündürler. Bu yetenekler aşağıdaki gibi sıralanabilir:

Duygularını kontrol edebilme yeteneği,

Ani istekleri kontrol edebilme yeteneği,

İnsanlarla empati kurabilme yeteneği.

DUYGUSAL ZEKA KURAMI & EĞİTİMDE ÇOKLU ZEKA NEDİR SONUÇ : 

Bugün Duygusal Zeka Kuramı ve Eğitimde Çoklu Zeka Nedir adlı yazımızla karşınızdaydık.Burada umuyorum faydalı bilgiler bulabildiniz.

İyi Çalışmalar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.